
4. Kur’an’da Bilgi Edinme Yolları
Kur’an’da bilginin kaynakları; duyu organları, akıl ve vahiy olarak belirtilir. Kur’an, bunlarla elde edilen bilgileri akılla değerlendirmeyi esas alır. Duyu organları, insan için çok önemlidir. İnsan; görme, duyma, tatma, koklama, dokunma gibi duyularıyla bilgi edinir. Kur’an’da sayılan en önemli duyu organlarından biri işitme duyusudur. İşitmekten amaç, iyi dinlemek ve dinlediğini anlamaktır. Ayrıca bakmak ve baktığını görmek de önemlidir. “Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiştir? Dağlara bakmıyorlar mı? Nasıl yükseltilmiştir? Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır?” ayeti, insanı duyu organlarını iyi kullanması gerektiği konusunda teşvik eder.
İnsan; gördükleri üzerinde düşünen bir varlıktır. Düşündüklerinden yeni fikirler üretebilir ve bunları da yazılı ya da sözlü olarak ifade edebilir. Bundan dolayı insan yaptıklarından ve söylediklerinden sorumlu tutulmuştur. Kur’an’da akılla duyular arasında sıkı bir ilişki olduğu belirtilir ve insanın sahip olduğu kabiliyetleri ve duyularını iyi kullanması istenir. Allah, duyu organlarını kullanma sorumluluğunu şöyle dile getirir: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”
İnsan, sahip olduğu bilgilerin önemli bir kısmını gözlemle elde eder. Bu nedenle Kur’an, insanın çevresinde olup bitenlerle ilgili olarak gözlem yapmasını ve düşünmesini ister. Bu konu bir ayette şöyle ifade edilir: “Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de ölü hâldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah’ın varlığını ve birliğini ispatlayan) birçok deliller vardır.”
Akıl, duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir. Olaylar arasında bağlantılar kurar. Ulaştığı sonuçlardan yeni bilgiler üretir. Aklını kullanmak, gerçeği bulmanın yollarından biridir. Kur’an’da bu durum şöyle
anlatılır: “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri hâlde, ‘İşittik.’ diyenler gibi de olmayın. Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar ve dilsizlerdir.”
Vahiy, doğru bilgi kaynaklarının başında gelir. Yüce Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlerin gönderiliş amaçları, onların hayatları, kutsal kitaplar ve ahiret hayatı gibi dinimizin inanç esasları hakkında bilgiler verir. Evrenin yaratılışı hakkında açıklamalarda bulunur. İnsanların mutlu, huzurlu ve barış içinde yaşamaları konusunda onlara çeşitli öğütlerde bulunur. İyi ve kötü davranışlar hakkında örnekler vererek insanları aydınlatır.
Akıl ve vahiy, insanın doğru bilgi kaynaklarındandır. Dinin hükümleriyle aklın hükümleri birbirini destekler.
Kur’an’ın getirdiği ilkeler, akla uygundur. Çünkü aklı yaratan da vahyi gönderen de Allah’tır.Bilgiye; aklımız, duyu organlarımız ve vahiy aracılığıyla ulaşırız. Duyu organlarımızla gözlem yaparız ve aklımızla doğru ile yanlışı birbirinden ayırırız. Aklımızı kullanarak Kur’an’ı daha iyi anlarız. Rabb’imizi tanır ve bizim için yarattığı şeylerin farkına daha iyi varırız

